Kader Otu

   Üzerinde en fazla yorumlar yapılan, Atasözleri söylenen aylardan biri Mart ayı’dır.

   Kader Otu.


 “Mart ayı dert ayı” derler. Mart ayının mali ay olup ödemelerin sıkıntılara sebep olmasından mıdır yoksa yoğun kar yağışı, fırtına ve tipiden dolayı “Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır” sözüne sebep olmasından mı böyle denir bilinmez. Ancak bu ay’da bir yandan yoğun kış şartlarının zorlukları yaşanırken bir yandan ilkbahar heyecanının verdiği bahar coşkusunu yaşarsınız. Durgun bir hayattan içinizin kıpır kıpır olduğu bir coşkunun yüreğinize aktığını hissedersiniz.


İliklerinize kadar işleyen dondurucu soğuk havada adeta nefes almakta zorlanırken, saçaklarda uu sesleri çıkartarak kapı pencere açtırmayan dondurucu rüzgarın amansızca savurduğu kar taneleri gözünüze vurdukça yolunuzu göremezsiniz. Sıcacık odanızdan camlardaki buğuları silip dışarıya baktığınızda, göz gözü görmez bir halde tipi, kar fırtınası oluşturan soğuk rüzgardan yönünü bulmaya çalışarak zorlukla yürümeye çalışan insanları, yiyecek bulabilmek için çalı diplerine sığınan kuşların çaresizliğini görürsünüz.


Ancak, bir sabah saçaklardaki eriyen buzlardan düşen damlaların çıkarttığı seslerle uyanırsınız.  Pencereden baktığınızda gözlerinizi kamaştıran güneş ışığı karşılar sizi. Artık ılık rüzgarlar esmiş fırtınalı günlerin sonu gelmiştir. Erimeye başlayan karların arasından fışkırırcasına çıkıp çiçeklerini yere eğerek size günaydın der kardelen çiçekleri. Karların eridiği yerlerde mor ve sarı çiğdemler, yabani sümbüller selamlar sizi. Ağzında ot parçası olan bir Kumru’nun, yuva yapmaya çalışan eşinin yanına kanat çırparak uçuşunu görürsünüz.  Bir diğeri gugukçuk diye öter dallar arasından. Ağaçların tomurcuklarında kıpırdanma başlamıştır. Bir çiçek, bir yaprak açıverecekmiş gibi tomurcukların kabardığını ilkbahar coşkusunu bütün tabiatı sardığını farkedersiniz. İşte bu Mart ayının bir başka yüzüdür.


Artık soğuk fırtınalı günler bitmiş, esen ılık rüzgarlar durgun kış hayatının sonunu getirmiştir. Çiçeklerde, ağaçlarda, kuşlarda ilkbaharın coşkusu başlamış yeniden bir Dünya kurulmak için toprak düşen cemrelerle ısınmıştır. Çevrenizdeki bu coşku sizi de sarar, dalga dalga yayılan ahenge ayak uydurursunuz. Kıpır kıpırdır içiniz, damarlarınızın bahara doğru akışını hissedersiniz. Sabah işinize giderken selamlaştığınız dostlarınızın da ilkbahar sevincini yüreklerinde yaşamaya başladığını görürsünüz.


18 Mart geldiğinde içiniz içinize sığmaz, etrafınıza neşe saçarken unuttuğunuz dostlarınız gelir aklınıza. Hepsiyle birer birer selamlaşmak, kucaklaşmak arzunuza engel olamazsınız. Ve bu coşkuyla dalarsınız sanal aleme. Sanal alemde sizi sıcacık yüzüyle bir cokcapinar.com karşılar. İçinizdeki coşku daha da artar, köyünüzdesinizdir, sevdiklerinizin arasındasınızdır. Herkesi sizin gibi ılık rüzgarların getirdiği bahar coşkusunun sardığını görürsünüz. Daha bir muhabbetle kucaklarsınız köylülerinizi, akrabalarınızı, dostlarınızı. Edirne’den Kars’a, İstanbul’dan, Ankara’dan, Eskişehir, Gebze, Mersin, Kütahya, Bozüyük, Çanakkale, Antalya, İzmir’den her bir yerden karşılık görürsünüz sevgi ve muhabbetinize. Hatta Almanya, İran ve Bulgaristan’dan duyarsınız bu coşkunun yansımasını. Bütün çevrenizin, dost ve akrabalarınızın iliklerine işlemiştir ılık rüzgarların etkisi. Sevincinizi paylaşarak büyütmek, üzüntünüzü paylaşarak küçültmek istersiniz. Sevgi seline kapılır yüreğiniz, unuttuğunuz dostlukları tazelersiniz.


Köyünüz gelir aklınıza. Geçmişinizle kucaklaşır, geleceğe süslü hayaller gönderirsiniz. Çocukluğunuz, hatıralarınız, film şeridi gibi bir bir geçer gözünüzün önünden. Köyde çocukluk döneminizdeki hayallere dalmışken birden çan sesleri arasında Cemalci’lerin  “Cemalci Geldi Duydunuz mu”  diye başlayan manileriyle gerçeğe uyanırsınız. 1 Temmuz 2007’de ise Çamlar Bayırı’ında 1. Çokçapınar Şenliğinde bulursunuz kendinizi. Çamlar Bayırı narin bir gelin gibi nakış nakış şenliklere süslenmiştir, kendinizi bir düğünün kına gecesinde buluverirsiniz.  Kucaklaşan insanları, sevincinden ağlayanları, köyünde dostlarıyla buluştuğu için bir çam dibinde dua edenleri görürsünüz. Çünkü, Soğuk rüzgarların etkisiyle oluşmuş vurdumduymazlık, umursamazlık ılık rüzgarlarla kaybolmuş, Bozüyük Dernek Başkanı Bekir Erim ve Köy Muhtarı Şükrü Başaran, umutsuzluğa umut ışığı olan Şenlik kararı almışlardır. Şenlikte toplanan bini aşkın kişinin aynı coşkuyla bir araya gelmeleri ortak bir coşkuyu büyütür de büyütür. İnsanlarımızın yüzünde hoşgörüyü, beraberlik duygusunu tadını çıkara çıkara nasıl yaşadıklarını, muhabbetin şahlanışını izlersiniz. Köylülerimizin arasında Dalga dalga yayılan coşku neticesinde Gebze Derneğinin de kurulduğunu duyarsınız birden. İki Dernek’le Çokçapınarlı’lar kollarını hizmete sıvamışlardır. Gönüller bir olmuş, Çokçapınarlı''ların azimleri şaha kalkmıştır bir kere. Dernek Başkanları Hüseyin Ağır ve Selim Ayazlarlı ile birlikte bütün üyelerin hizmet kervanına katıldıklarını, köylülerimizin gözlerinden, dayanışmanın verdiği hazzı nasıl yaşadıklarını okursunuz. Daha sonra, yeni Muhtar Ahmet Tam ve yeni Dernek Başkanı Mustafa Özkan’ın bu hizmet kervanına omuz verdiklerini görürsünüz. Şenliklerde kültürünüzün çocuklara damla damla nakşedildiğini mutlu gözlerle seyredip çabalayanları takdirle izlerken, uzatılan yemek tabaklarıyla ellerinizin havada buluştuğunu farkedersiniz.


Kâh başarılı Öğrencilere yapılan çeşitli maddi yardımları, kâh ihtiyaç sahiplerine el uzatıldığını duymak coşkuları daha da arttırır. Atalarınızın kabirlerinde dua ederken mezarlığın tertemiz yapıldığını tellerinin yenilendiğini seyredersiniz. Ağaçlandırma sahalarına, hatıra ormanlarına bazen kırışmış elleriyle 80 yaşındaki bir yaşlının, bazen de küçücük parmaklarıyla 10 yaşındaki bir çocuğun ağaç diktiklerini, kimini de ellerinde kovalarla, hortumlarla Çokçapınar’ın coşku selinden ağaçları azimle suladıklarını görürsünüz. Çokçapınarlı’ları bir coşkudur sarmıştır bir kere, hizmetler güzellikler artarak yaşanmaya devam eder. Bazen helva ziyafetlerinde bazen mantı kaşıklarken buluverirsiniz kendinizi. Çokçapınarlı’ların içindeki coşku, bazen köyünüze ait bir yemek kitabı olarak uzanır ta Bulgaristan''daki kardeşlerinize, bazen de duvarınızdaki Çokçapınar takvimi olarak yansır gözlerinize. Köydeki harabe evlerin yerlerine yeni yeni evler yapılmasından sonra bir gün kanalizasyon müjdesi alırsınız sanal alemden, diğer gün garip kalmış Okulunuzun etrafının güzelleştirildiğini. Bazen, Cami’yi halısından penceresine kadar yenileyiverir bu coşku. Çorak topraktan fışkıran çiçekler gibi renk cümbüşüne şahit olursunuz köyünüzün. Doyamazsınız bu ahenge, bir daha bir daha yaşamak istersiniz güzellikleri. Yaşadıkça güzelleşir Çokçapınar, güzelleştikçe yaşanır. 1. Şenlik, 2. Şenlik, derken 5. Şenlik kararını duyduğunuzda yeni bir sevinçle güne başlarsınız.


İçinizdeki ilkbahar coşkusu hiç  bitmez. Çünkü, Mart ayı’nın soğuk rüzgarlarını geride bırakmış 18 Mart’a gelmişsinizdir. Çokçapınarlı’ların Kader Otu yeşermiştir çünkü. Hani çocukluğumuzda kıraç yerlerde, kayalar arasında bulduğumuz Kader Otu’nu koparır, köküne bir ip bağlayıp baş aşağı tavan altına asardık ya ? Kaderimiz, şansımız varsa bu kader otu büyüyecek, uzayacak, çiçek açacaktı, yüzümüz gülecekti ya ! Kaderimiz yoksa, şansımız gülmeyecekse kader otu kuruyup sararacak solacaktı.


Çokçapınarlı’lar 5 yıl önce ellerini birleştirek astılar kader otlarını. Kader otu solmadı, sararmadı hep büyüdü büyüdü yeşerdi, tomurcuk verdi, çiçek verdi. Gönüllerdeki ilkbahar coşkusu da büyüdü büyüdü geleceğe aktı kader otuyla. Hani bazen yaz ortasında Mart ayı’ndan kalma soğuk rüzgarlar eser üşütür içinizi ama ardından gelen ılık rüzgar bir anda yine kaplar sinenizi, yine kaldığınız yerden o ilkbahar coşkusunu yaşamaya devam edersiniz. O coşku benliğinizi sarmıştır bir kere. Çünkü Kader Ot’ları yeşermiştir Çokçapınarlı’ların. Gelecekte bu tohumlardan nice güzellikler yeşerecek dal verecek, umutlar hiç tükenmeyecektir.


Geleceğimiz hep aydınlık olsun, içimizden sevgi, muhabbet hiç eksik olmasın. Çokçapınar’ın ılık İlkbahar rüzgarları hep içimizi ısıtsın. Kader Ot’umuz hep yeşersin gönlümüzde. Dualarımız geçmişimizle, hayallerimiz Çokçapınar’ımızla, geleceğimiz umutlarımızla, gönlümüz dostlarımızla olsun.

Sıhhatiniz daim olsun.

18 Mart 2007 - 18 Mart 2011

         Ali Osman GÜRCAN

Henüz yorum yapılmamış, ilk yorumu sen yap

Yorum Yazın